- şiddetli şey
- n. heck
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
tufan — is., Ar. ṭūfān 1) Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur 2) mec. Şiddetli yağmur 3) mec. Çok yoğun veya şiddetli şey Bu heyecan tufanı içinde hiçbir muayyen şekli göremiyordu. Ö. Seyfettin Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can acısı — is. Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı Ya kız can acısı ile ağzından bir şey kaçırır, konakta yapılan gizli ticareti haber verirse. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
FANİ — Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misâfir. (İnsan hangi bir şeye teveccüh ederse, onunla bağlanır ve onda fâni olur. İ.İ.)(Ey insanlar! Fâni, kısa, fâidesiz ömrünüzü; bâki, uzun, fâideli, meyvedâr yapmak ister misiniz? Madem… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KUSUR — Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik. * Cem olmalar. * Pahalanmak. *Eksilmek. * Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması. * Bereketlenmek. * İmtina , âciz olmak. * Bir hesabın üstü. Artan kısım. * (Kasr. C.) Kasırlar.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SİCCİN — Sert, şiddetli olan şey. * Dâim olan. * Fâsık ve fâcirlerin amel defterlerinin konulduğu yer. * Cehennemde bir vâdi nin adı. Fâcirlerin ruhunun gittiği yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
UTUN — Katı şey. Şiddetli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük